"GÜNEŞ, karanlığa gömüldüğünde,
ve yıldızlar ışıklarını yitirdiğinde,
dağlar kaybolup gittiğinde,
ve doğurmak üzere olan dişi develer başıboş bırakıldığında,
bütün hayvanlar bir araya toplandığında,
ve denizler kaynadığında,
bütün insanlar [yaptıklarıyla] eşleştirildiğinde,
ve diri diri gömülen kız çocuklarına sorulduğunda
hangi suçtan dolayı öldürüldükleri,
[insanların yapıp-ettiklerinin] dosyaları açıldığında,
ve gökyüzü açılıp ortaya serildiğinde,
[cehennemin] yakıcı ateşi parladığında,
ve cennet gözler önüne getirildiğinde,
[o Gün] her insan, [kendisi için] ne hazırlamış olduğunu görecektir!"
ve yıldızlar ışıklarını yitirdiğinde,
dağlar kaybolup gittiğinde,
ve doğurmak üzere olan dişi develer başıboş bırakıldığında,
bütün hayvanlar bir araya toplandığında,
ve denizler kaynadığında,
bütün insanlar [yaptıklarıyla] eşleştirildiğinde,
ve diri diri gömülen kız çocuklarına sorulduğunda
hangi suçtan dolayı öldürüldükleri,
[insanların yapıp-ettiklerinin] dosyaları açıldığında,
ve gökyüzü açılıp ortaya serildiğinde,
[cehennemin] yakıcı ateşi parladığında,
ve cennet gözler önüne getirildiğinde,
[o Gün] her insan, [kendisi için] ne hazırlamış olduğunu görecektir!"
~~~ ~~~ ~~~ ~~~ ~~~
WHEN THE SUN is shrouded in darkness,
and when the stars lose their light,
and when the mountains are made to vanish,
and when she-camels big with young,about to give birth, are left untended,
and when all beasts are gathered together,
and when the seas boil over,
and when all human beings are coupled [with their deeds],
and when the girl-child that was buried alive is made to ask
for what crime she had been slain,
and when the scrolls [of men`s deeds] are unfolded,
and when heaven is laid bare,
and when the blazing fire [of hell] is kindled bright,
and when paradise is brought into view:
[on that Day] every human being will come to know what he has prepared [for himself].
AT-TAKWIR (81/ 1-14)
~~~ ~~~ ~~~ ~~~ ~~~ ~~~ ~~~ ~~~
إِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ
وَإِذَا النُّجُومُ انْكَدَرَتْ
وَإِذَا الْجِبَالُ سُيِّرَتْ
وَإِذَا الْعِشَارُ عُطِّلَتْ
وَإِذَا الْوُحُوشُ حُشِرَتْ
وَإِذَا الْبِحَارُ سُجِّرَتْ
وَإِذَا النُّفُوسُ زُوِّجَتْ
وَإِذَا الْمَوْءُودَةُ سُئِلَتْ
بِأَيِّ ذَنْبٍ قُتِلَتْ
وَإِذَا الصُّحُفُ نُشِرَتْ
وَإِذَا السَّمَاءُ كُشِطَتْ
وَإِذَا الْجَحِيمُ سُعِّرَتْ
وَإِذَا الْجَنَّةُ أُزْلِفَتْ
عَلِمَتْ نَفْسٌ مَا أَحْضَرَتْ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder