21 Eylül 2012 Cuma

Kem söz sahibine aittir / Hayrettin Karaman

Hayrettin Karaman

Sevgili Peygamberimiz Efendimiz (s.a.) hakkında karalayıcı, küçük düşürücü, hakaret içeren bir film yapılmış, bu yüzden müslümanlar ayağa kalktılar, kendi ülkelerinde şiddet içeren toplantı ve yürüyüşler yapıyorlar, filmi yapan kâfiri tel'in ediyor ve filmin oynatılmaması için tedbir alınmasını istiyorlar.

Tepki ve talep normaldir, ama normal ve meşru olmayan davranış şiddettir, masum insanların canlarına ve mallarına zarar vermektir.

Düşünce ve ifade hürriyetini hakarete kadar vardıranlar bizim ülkemizde ve dünyada eksik değiller; başbakandan sıradan insanlara kadar birçok kimseye basında, sanat gösterilerinde, kitaplarda hakaret ediliyor; yargıya müracaat ediliyor, yargı bilirkişiye havale ediyor, bilirkişi de çok kere 'Bu bir ifade ve düşünce hürriyeti eseridir, suç sayılmaz' diye rapor veriyor.

Şüphesiz Peygamberimiz Efendimize hakaret ile bir başkasına hakaret eşit değil, ama 'Kur'an'ın değerli kılındığını bildirdiği' hiçbir insana hakaret caiz olamaz. Düşünce ve ifade hürriyetini hakarete kadar genişletenler henüz insan olamamış yaratıklardır. Her kim ve ne sebeple olursa olsun Peygamberimize ve bu arada başka dinlerin mensuplarının kutsallarına hakaret etmek eğer bireye ait bir davranış ise ahlaksızlık, edepsizlik, değerlere isyandır. Bir şahıstan çıksa da bunu bir gurup, kuruluş, kurum, ajan vb. tertip ediyorsa meselenin ideolojik, siyasi ve stratejik boyutu da var demektir.

İslam'ı ve Peygamberini herkesin sevmesi beklenemez; ama insana ve kutsallara saygı insan olan herkesten beklenir. Böyle bir saygısızlık yapıldığında yapanın en yakını birinci derecede engellemek ve kınamaktan sorumludur; sonra bu sorumluluk halka halka genişleyerek insanlık şuur ve onuruna sahip herkesi içine alır, almalıdır.

Son olayda ve benzerlerinde İslam topluluklarında görülen tepki davranışlarını tasvip etmek mümkün değildir. Toplanılır, engellenmesi, yapanın cezalandırılması istenir, sorumlular uyarılır... ama yakmak, yıkmak, öldürmek, yaralamak ne demektir; bunun hangi kitapta yeri vardır?!

İşin siyasi ve stratejik yönüne gelince; bu bakımdan yapılanlar tam da tuzağa düşmenin, düşmanın istediğini gönüllü yapmanın resmidir.

Kurt kuzuyu yemeye niyet edince, kendisi derenin üst (aşağıya akan) tarafında olduğu halde daha aşağıdaki kuzuya 'suyumu niçin bulandırıyorsun' diye bağırır, sonra da saldırarak yermiş. Sözde büyük (doğrusu iri) devletlerin, İslam dünyasına yönelik planları, projeleri, talepleri, çıkarları var; bunlar bir yeri işgal etmeyi, bir yere saldırmayı, bir yerde iktidar değiştirmeyi gerekli kıldığında başvurdukları taktiklerden biri de kitleleri sokağa dökecek tertiplerdir.

Peygamberimize canımız feda; ama bunu, hayatımızda O'nu örnek alarak, getirdiği dini ve hayat nizamını insanlığa mal etmeye çalışarak ortaya koymalıyız.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder