28 Haziran 2014 Cumartesi

Mükafatın en güzeli Allah katındadır! / Ali-İmran Suresi



﴿١٨٩﴾ اِنَّ ف۪ي خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَاخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ لَاٰيَاتٍ لِاُو۬لِي الْاَلْبَابِۚ ﴿١٩٠﴾ اَلَّذ۪ينَ يَذْكُرُونَ اللّٰهَ قِيَاماً وَقُعُوداً وَعَلٰى جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ ف۪ي خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هٰذَا بَاطِلاًۚ سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ ﴿١٩١﴾ رَبَّنَٓا اِنَّكَ مَنْ تُدْخِلِ النَّارَ فَقَدْ اَخْزَيْتَهُۜ وَمَا لِلظَّالِم۪ينَ مِنْ اَنْصَارٍ ﴿١٩٢﴾ رَبَّنَٓا اِنَّـنَا سَمِعْنَا مُنَادِياً يُنَاد۪ي لِلْا۪يمَانِ اَنْ اٰمِنُوا بِرَبِّكُمْ فَاٰمَنَّاۗ رَبَّنَا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَكَفِّرْ عَنَّا سَيِّـَٔاتِنَا وَتَوَفَّـنَا مَعَ الْاَبْرَارِۚ ﴿١٩٣﴾ رَبَّنَا وَاٰتِنَا مَا وَعَدْتَنَا عَلٰى رُسُلِكَ وَلَا تُخْزِنَا يَوْمَ الْقِيٰمَةِۜ اِنَّكَ لَا تُخْلِفُ الْم۪يعَادَ ﴿١٩٤﴾فَاسْتَجَابَ لَهُمْ رَبُّهُمْ اَنّ۪ي لَٓا اُض۪يعُ عَمَلَ عَامِلٍ مِنْكُمْ مِنْ ذَكَرٍ اَوْ اُنْثٰىۚ بَعْضُكُمْ مِنْ بَعْضٍۚ فَالَّذ۪ينَ هَاجَرُوا وَاُخْرِجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ وَاُو۫ذُوا ف۪ي سَب۪يل۪ي وَقَاتَلُوا وَقُتِلُوا لَاُكَفِّرَنَّ عَنْهُمْ سَيِّـَٔاتِهِمْ وَلَاُدْخِلَنَّهُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۚ ثَوَاباً مِنْ عِنْدِ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ عِنْدَهُ حُسْنُ الثَّوَابِ ﴿١٩٥

Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler vardır. Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. "Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru" derler. "Rabbimiz! Sen kimi cehennem ateşine sokarsan onu rezil etmişsindir. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur." "Rabbimiz! Biz, ‘Rabbinize iman edin' diye imana çağıran bir davetçi işittik, hemen iman ettik. Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla. Kötülüklerimizi ört. Canımızı iyilerle beraber al." "Rabbimiz! Peygamberlerin aracılığı ile bize vadettiklerini ver bize. Kıyamet günü bizi rezil etme. Şüphesiz sen, vadinden dönmezsin." Rableri onlara şu karşılığı verdi: "Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim. Sizler birbirinizdensiniz. Hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet görenler, savaşanlar ve öldürülenlerin de andolsun, günahlarını elbette örteceğim. Allah katından bir mükafat olmak üzere, onları içinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Mükafatın en güzeli Allah katındadır." 
Ali İmran﴾189-195﴿

Unto Allah belongeth the Sovereignty of the heavens and the earth. Allah is Able to do all things.Lo! In the creation of the heavens and the earth and (in) the difference of night and day are tokens (of His sovereignty) for men of understanding,Such as remember Allah, standing, sitting, and reclining, and consider the creation of the heavens and the earth, (and say): Our Lord! Thou createdst not this in vain. Glory be to Thee! Preserve us from the doom of Fire Our Lord! Whom Thou causest to enter the Fire: him indeed Thou hast confounded. For evil doers there will be no helpers. Our Lord! Lo! we have heard a crier calling unto Faith: "Believe ye in your Lord!" So we believed. Our Lord! Therefor forgive us our sins, and remit from us our evil deeds, and make us die the death of the righteous. Our Lord! And give us that which Thou hast promised to us by Thy messengers. Confound us not upon the Day of Resurrection. Lo! Thou breakest not the tryst. And their Lord hath heard them (and He saith): Lo! I suffer not the work of any worker, male or female, to be lost. Ye proceed one from another. So those who fled and were driven forth from their homes and suffered damage for My cause, and fought and were slain, verity I shall remit their evil deeds from them and verily I shall bring them into Gardens underneath which rivers flow. A reward from Allah. And with Allah is the fairest of rewards. 
Al-Ìmrán (189-195)


Fotoğraf: Uludağ/Sarıalan 1 Ramazan

23 Haziran 2014 Pazartesi

Gelmekte olan yalnızlığın ayak sesleri... / Fatma Barbarosoğlu

FATMA BARBAROSOĞLU

I-Kıymetli yalnızlıklar vardır. Bitmeyişleri ile kıymetlidirler. Bir dervişin yalnızlığında biriktirdiği celal ve cemal sevgisi gibi.
Bitmeyişleri ile dayanılmaz olan yalnızlıklar vardır bir de... Manevi ve maddi yalnızlığın, çaresizliğin iç içe geçtiği yalnızlıklar. Göçmenlerin yalnızlığı. Parası olan göçmenler için hayat nispeten kolaydır: 'Parasızlık vatanı gurbet, para gurbeti vatan eder' diye öğretmişti Efedimiz Hz.Ali.

Geçtiğimiz Cuma günü Dünya Mülteciler Günü olarak 'kutlandı'.
Kutlamak?
Dünyanın mültecileri için dikkat çekildi diyeceğimiz bir gün oldu mu 20 Haziran 2014? Keşke olsaydı. Olmadı. 365 gün mülteciler için kafasını yoranlar, kalbini yoranlar hiç olmazsa sadece bir gün diğer insanların da dikkatini çekmeye, gittikçe büyüyen bu acıya karşı insanlığı duyarlı olmaya davet etti.
Dünya Mülteciler Günü'nde posta kutuma düşen iki mektup umudu ve umutsuzluğu aynı anda mayaladı içime.
Birinci mektup sevgili (artık merhume demeye kendimi alıştırmam gerekiyor) Ayşe Şasa'nın cenaze törenine dairdi. Sosyal medyanın 'özne'leri, Ayşe Şasa'nın ölüm haberini paylaşmalara, kendi varlığını merhumenin varlığına katmaya doyamamıştı. Hakkında yazılanlara bakınca keşke demiştim, bu yazılanların üçte birinden haberdar olabilseydi.
Sosyal medya ve sanal ilişkisini unutmuştum bir anlığına demek ki. Hakikate değmeyen oyunsu duyarlılıkları fark etmem için, yalnızlığı içinde muhteşem başka bir dostumun satırları gerekiyormuş.
Yalnızlığı ile kıymetli, varlığı ile zengin olduğum dostumdan gelen şu mektup ile kalbim kabardı, kabardı, karışacak bir umman bulamadan taştı gitti. O dostum ki, geçtiği yerden iki kere geçmek isterim. Duasında olduğum sürece kendimi emniyette hissederim. Şöyle yazmış (Müsaade almadan yayınladığım için beni affedeceğini ümit ederek paylaşıyorum):
Az evvel bugünkü yazınızı okudum. Son satırlarda, tanıdığım en yalnız insandı, cümlesini okuyunca durdum. Gözlerim buğulandı, bir hüzün kalbimde dalgalandı. Ben de Ayşe Şasa'yı, sezdiğim yalnızlığı sebebiyle hiç görüşmeden bu denli sevmiş olmalıyım.
Bir insanı sezgiyle tanımak, yakın bulmak şaşırtıcı. Allah'ın sevdirdiği biriydi. Allah'ın sevdirdiği biri olduğu için cenazesine katıldım, çok kalabalık olur ama ben bir kenarda duamı ederim, dedim.
Ne ki, bu güne kadar gördüğüm en ıssız vedayla karşılaştım. Meğer beni bu cenazeye katılmaya çeken bu yalnızlık, bu gariplikmiş. Öyle bir yalnızlık hissettiriyordu ki oturup saatlerce ağlayabilirdim.Toplasanız kadın erkek elli kişi anca vardı. O manzaraya dair o kadar çok şey söylenebilir ki...
Garip yaşadı garip gitti. Çileli ömrü onu ehl-i beyt'e komşu eyler inşaallah.
Dua ile…. Görüşmek üzere.
m.

II-

Tanıklığımızı sorumluluğa çeviremediğimiz sürece, kavuştuğumuz her maddi imkan, şükrünü eda etmediğimiz için fitne, fesad ve kibir ile cehennemin yollarını döşediğimiz taşa dönüşüyor. Yaşadığımız en büyük sıkıntı kibrin batağında şükrü eda edememek ne ki farkında değiliz. Yumurtayı hangi ucundan kıralım ya da yumurtaları bu paskalya da hangi renge boyayalım münakaşaları içindeyiz. (Meselelerimize uzaklığımız paskalyayı kendi bayramımız sanmak yanılgısı ile eşleşebilecek düzeyde olduğu için bu metaforu kullanıyorum.)
Kalbimizde ve aklımızda açılan derin boşluğu aşmak için tanıklığımızı sorumluluğa,sorumluluğumuzu vazife bilinci ile yerine getirmek zorundayız.
Merhume Ayşe Şasa yalnızlığı içinde sorumluluklarını yerine getirmeye çalışırdı. Maddi yetersizlik içinde olduğunu duyduğu dostlarına (ki bazıları ile hiç karşılaşmamıştı bile) gayret bizden tevfik Allah'tan inanışı ile çam sakızı çoban armağanı bir şeyler ulaştırmaya çalışırdı.
Diyanet İşleri Başkanlığı birkaç gün sonra idrak edeceğimiz Ramazan-ı Şerif'i 'yalnızlık' teması eşliğinde karşılamaya hazırlanıyor.
İslam coğrafyası her geçen gün biraz daha kana bulanıyor. Haberler üzerinden her tanıklık, elimizi kolumuzu bağlayarak bizi karamsarlığa sevk ediyor. İki uçta geziniyoruz. Kimimiz haberlerden habersiz kalmayı tercih ediyor, kimimiz tanık olduğu her haber ile toparlanamayacak kadar dramatik bir şekilde yıkılıyor.
İkisi de değil. Yalnızlığımız bizi Allah' a yaklaştırmalı o yakınlaşmanın muhabbetiyle kardeşlerimiz için seferber olmalıyız.
Şöyle bir silkelenelim ve bu Ramazan-ı Şerif'te gariplerin yanından saf tutalım.
Somalı çocukların hem Ramazan-ı Şerif'ini hem de yaz tatilini huzura kavuşturmak için seferber olalım.
Türkmen kardeşlerimiz için, Suriyeli kardeşlerimiz için duamıza dua ekleyerek gelen mültecilerin ve çocuklarının hayatını kolaylaştırmak için fikrimizi yoralım.

Evveli de var. Lakin ben 1988 yılından bu yana ülkemize gelen mültecilerin hem hüznüne hem gayretine tanığım. 1989 yılında Bulgaristanlı Türkler, 1988-1991 yılında Iraklı Kürtler, 1992'de Bosnalılar misafirimizdi.
İslam coğrafyası gittikçe artan bir şiddet ile kana bulanırken önümüzdeki günlerde topraklarımıza sığınan mültecilerin sayısı tahminleri aşan boyutlara varabilir.
Bu Ramazan düsturumuz daha az tüketmek, daha çok ikram etmek olsun inşallah.

11 Haziran 2014 Çarşamba

Fecr Suresi (15-30)


فَاَمَّا الْاِنْسَانُ اِذَا مَا ابْتَلٰيهُ رَبُّهُ فَاَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبّ۪ٓي اَكْرَمَنِۜ ﴿١٥﴾ وَاَمَّٓا اِذَا مَا ابْتَلٰيهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبّ۪ٓي اَهَانَنِۚ ﴿١٦﴾ كَلَّا بَلْ لَا تُكْرِمُونَ الْيَت۪يمَۙ ﴿١٧﴾ وَلَا تَحَٓاضُّونَ عَلٰى طَعَامِ الْمِسْك۪ينِۙ ﴿١٨﴾ وَتَأْكُلُونَ التُّرَاثَ اَكْلاً لَماًّۙ ﴿١٩﴾ وَتُحِبُّونَ الْمَالَ حُباًّ جَماًّۜ ﴿٢٠﴾ كَلَّٓا اِذَا دُكَّتِ الْاَرْضُ دَكاًّ دَكاًّۙ ﴿٢١﴾وَجَٓاءَ رَبُّكَ وَالْمَلَكُ صَفاًّ صَفاًّۚ ﴿٢٢﴾ وَج۪ٓيءَ يَوْمَئِذٍ بِجَهَنَّمَ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ الْاِنْسَانُ وَاَنّٰى لَهُ الذِّكْرٰىۜ ﴿٢٣﴾ يَقُولُ يَا لَيْتَن۪ي قَدَّمْتُ لِحَيَات۪يۚ ﴿٢٤﴾ فَيَوْمَئِذٍ لَا يُعَذِّبُ عَذَابَهُٓ اَحَدٌۙ ﴿٢٥﴾ وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُٓ اَحَدٌۜ ﴿٢٦﴾ يَٓا اَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُۗ ﴿٢٧﴾ اِرْجِع۪ٓي اِلٰى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَرْضِيَّةًۚ ﴿٢٨﴾فَادْخُل۪ي ف۪ي عِبَاد۪يۙ ﴿٢٩﴾ وَادْخُل۪ي جَنَّت۪ي ﴿٣٠

İNSANA GELİNCE, ne zaman Rabbin onu, cömertliğiyle ve hoşnut olacağı bir hayat bağışlamakla denese, “Rabbim, bana karşı [ne kadar] cömertmiş!” der;ama geçim vasıtalarını daraltarak onu denediği zaman ise, “Rabbim beni küçük düşürdü!” di(ye sızlanı)r. Ama hayır, hayır, [ey insanlar, bütün yaptıklarınızı ve yapmadıklarınızı bir düşünün:] siz yetime karşı cömert değilsiniz,muhtaçları doyurmaya birbirinizi teşvik etmiyorsunuz, [başkalarının] mirasını aç-gözlülükle yiyip bitiriyorsunuz,ve sınırsız bir sevgiyle malı-mülkü seviyorsunuz!

Peki, [Hesap Günü nasıl davranacaksınız,] yeryüzü ardarda sarsılıp paramparça olduğunda,ve Rabbin[in haşmeti] ortaya çıktığında ve melekler [gerçek hüviyetleriyle] saf saf olduklarında? İşte o Gün cehennem [gözönüne] getirilip konacak; o Gün insan [yaptığı ve yapmadığı her şeyi] hatırlayacak: ama bu hatırlamanın ne faydası olacak ona?O, “Âh, keşke [gelecek] hayatım için önceden bir hazırlık yapsaydım!” diyecek.Hiç kimse Allah'ın o Gün [günahkarlara verdiği] azap gibi azap veremez;ve hiç kimse O'nun gibi bağlarla bağlayamaz. [Ama dürüst ve erdemlilere,] “Ey iç huzuruna ermiş olan insanoğlu!” [diye seslenecek Allah,]“Rabbine O'ndan hoşnut kalmış ve [O'nu] hoşnut etmiş olarak dön:gir, öyleyse Benim [öteki sadık] kullarımla birlikte,gir cennetime!”


BUT AS FOR man, whenever his Sustainer tries him by His generosity and by letting him enjoy a life of ease, he says, "My Sustainer has been [justly] generous towards me"; whereas, whenever He tries him by straitening his means of livelihood, he says, "My Sustainer has disgraced me!"But nay, nay, [O men, consider all that you do and fail to do:] you are not generous towards the orphan and you do not urge one another to feed the needy,and you devour the inheritance (of others) with devouring greed, and you love wealth with boundless love! 


Nay, but [how will you fare on Judgment Day,] when the earth is crushed with crushing upon crushing, and [the majesty of] thy Sustainer stands revealed, as well as [the true nature of] the angels; rank upon rank? And on that Day hell will be brought [within sight]; on that Day man will remember [all that he did and failed to do]: but what will that remembrance avail him? He will say, "Oh, would that I had. provided beforehand for my life [to come]!" For none can make suffer as He will make suffer [the sinners] on that Day, and none can bind with bonds like His. [But unto the righteous God will say,] "O thou human being that hast attained to inner peace! Return thou unto thy Sustainer, well-pleased [and] pleasing [Him]: enter, then, together with My [other true] servants yea, enter thou My paradise!"

Fotograf: Emirsultan mezarligindan Yesil Cami

4 Haziran 2014 Çarşamba

Sebeb-i Telif / İsmet Özel



Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız 
yaprakla yağmurun aşkı meselâ 

kim olsa serpilen coşturuyor bizi 

imreniyoruz başkalarının mahvına. 
Yağmur mahvoluyor çarparak 
kendini parçalıyor mâşukunun açılan kıvrımında 
yaprak dirimle irkiliyor nazlı ve mağrur 
silkiniyor vuran her damlayla. 

Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız 
bakıp başkasının başkayla kurduğu bağlantıya 
aşka dair diyoruz ilk anı bu olmalı 
ilkönce damarlarımızda duyuyoruz çağıltısını 
uzak iklimlerin 
kokusu gitmediğimiz şehirlerin önceden 
bir baş dönmesiyle kabarıyor hafızamızda 
sonra ayrılıklar düşüne dalıyoruz: 
Bize ait olan ne kadar uzakta! 

Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız 
başkalarının düşünceleriyle değil. 
“Üstümde yıldızlı gök”demişti Königsberg’li 
“içerimde ahlâk yasası”. 
Yasa mı? Kimin için? Neyi berkitir yasa? 
İster gözünü oğuştur,istersen tetiği çek 
idam mangasındasın içinde yasa varsa. 
Girmem,girmedim mangalara 
Yer etmedi adalet duygusu 
içimde benim 
çünkü ben 
ömrümce adle boyun eğdim. 
Yıldızlı gökten bana soracak olursanız 
kösnüdüm ona karşı 
onu hep altımda istedim. 

Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız 
ve devam ediyor başkalarının hınçlarıyla 
düşmanı gösteriyorlar,ona saldırıyoruz 
siz gidin artık 
düşman dağıldı dedikleri bir anda 
anlaşılıyor 
baştan beri bütün yenik düşenlerle 
aynı kışlaktaymışız 
incecik yas dumanı herkese ulaşıyor 
sevinç günlerine hürya doluştuğumuzda 
tek başınayız. 

Diyorum hepimizin bir gizli adı olsa gerek 
belki çocuk ve ihtiyar,belki kadın ve erkek 
hepimiz,herbirimiz gizli bir isimle adaşız 
yoksa şimdiye kadar hesapların tutması lâzımdı 
hayatımıza kendi adımızla başlardık 
bilmediğimiz bu isim,hesaptaki bu açık 
belki dilimi çözer,aşkımı başlatırım 
aşk yazılmamış olsa bile adımın üzerine 
adımı aşkın üstüne kendim yazarım.


İsmet Özel

Fotograf: Karacakaya'dan Iznik Golu