25 Haziran 2016 Cumartesi

Babama Mektup 1/ Zehra



Sevgili babacığım,


O çok sevdiğin Ramazan ayına kavuştuk ve son on güne girmek üzereyiz. Burada olsaydın eğer, ömrünün yaklaşık kırk senesinde gerçekleştirmiş olduğun ibadet için hazırlıklarını tamamlamış ve bize veda edip itikafa girmiş olurdun bile. Bizse bu sene 'Uçakta çok dua etmelisiniz!' öğüdüne mukabil, yapacağımız uçak yolculuğunda gireceğiz ittikafa inşallah, annemle beraber.

Geçtiğimiz Ramazan ayı Medine'de peygamberimizin yanında girmiştin itikafa. Umarım şimdi de onun yanındasındır. Sen O'nu çok severdir hemde çok. Onun merhameti, güler yüzü, şefkatli babalığı, helal rızka verdiği önem sana da zuhur etmişti. Biz buna şahit olduk babacığım.

Elhamdulillah ki Rabbim bana seni ne kadar çok sevdiğimi defaatle söyleme, sana sarılma, bol bol muhabbet etme fırsatı verdi. Tabi ki yetmedi ama buna da şükür, buna da hamd olsun.

Sen gideli kimi zaman çok vakit geçmiş gibi kimi zaman da hiç vakit geçmemiş gibi. Hayat epey yoğun ve meşgalelerle sürüyor, senin de bildiğin gibi.. En çok geceleri, ölüme yaklaştığım anlarda özlüyorum seni ve hayatın bir nebzede olsun durulduğu seher vakitlerinde. Sonra aklıma geliyor, sabah namazlarına gidişlerimiz, eve döndüğümüzde hemen uyumak yerine dakikalarca süren muhabbetlerimiz, ne kadar dikkat etsek de sessiz olmaya öyle güldürürdün ki, ev halkı uyanır onlarda muhabbete katılırdı sırayla :)

Kirazlar çoktan çiçek açtı baba ve meyvesini verdi bile. O güzelim bahçenden, yaşına aldırmayıp severek ama meşakkatle topladığın ve üstüne üstük tabağa koyup, yıkayıp önümüze getirdiğin kirazlar aklıma geliyor. Kiraz yemekte zorlanıyorum artık baba. Sen buradayken olan kirazlar aynı kirazlar değil sanki. Ah baba ne çok severdin yedirmeyi ve bizi yerken izlemeyi.
  
Saç sakal tıraşını yapmamızdan ne de memnun olurdun. Elhamdulillah ki bana da nasip oldu öğrenmek ve seni memnun etmek. Ne güzel giyinirdin, sık sık hediye etsen de onları ne güzel kokuların vardı ve bizim başörtümüzden çok takkelerin vardı. Bunu söylediğimizde gülerdin :). Sonra elinde takkelerinle gelip "Bu mu yakıştı yoksa bu mu diye?" soruşların.. Sen her halinle çok yakışıklıydın baba, sen çok güzeldin.. Güzel bakışını özledim baba, güzel sesinle şarkı söylemelerini özledim, Türk Sanat Müziği söylemeni ve sana kitap okumayı özledim.

Ne çok benzetirdin kendini bana, merhametli bir annenin ve merhametsiz bir babanın çocuğu olarak. Bense her seferinde yanıldığını izah etmeye çalışırdım sana. Sen beş yaşında anneni kaybetmiştin ama benim annem vardı yanımda ve ben merhametli bir babaya sahiptim çok merhametli, literatürde dedem olsa da. Ve ben bu nimetin şükrünü eda edememekten korkuyorum hep baba.

Seni çok özlüyorum baba. Evin kapısına her anahtar girdiğinde sanki sen açacakmışşın gibi, kapının arkasında sen varmışsın gibi hissediyorum ve kalp atışlarım hızlanıyor ve hüzün kaplıyor kalbimi sonra.

Baba, anlatamıyorum derdimi. Aslında anlatmaktan utanıyorum, hiç babasını görememişlere, küçük yaşta kaybetmişlere, savaşta bırakmışlara. Yine onlar beni anlayacak olsa da anlatamıyorum ve gözyaşlarımı saklıyorum..

Korkuyorum baba, Rabbim'in sevgili kulu olamamaktan, ahirette peygamberimizle, seninle buluşamamaktan korkuyorum. Dua ediyorum, hep dua ediyorum..

Son olarak bu dünya sahnesinde ki kapanış perdesini muhabbet ederek yapmış olmanın hüzünlü mutluluğuyla.. Meğer Hz. Azrail'in evimize gelişene son saatler kalmış. Ben o gün dernekten dönmüş günün yoğunluğunu, biriken işleri toparlayışımı, Emirsultan'dan aldığım havadisleri anlatırken sana, sen de o esnada elini kaldımış yüzümü, saçlarımı seviyordun, okşuyordun. Bense içimde yaşadığım sevincin, coşkunun o anı bozmaması için kaldığım yerden anlatmaya, normal bir şekilde devam etmeye çalışıyordum. Sonra seni daha fazla yormamak için susmuş ve elini yanağımdan alıp yanına koymuştum hani.. Meğer veda ediyormuşsun bana. Meğer ne güzel bir hediye vererek veda ediyormuşsun..
Baba sensizlik çok zor, kimi zamanlar çok daha zor. Baba çok özlüyorum seni. Ne anlatmakla bitirebilirim sevgimizi, muhabbetimizi, anılarımızı ne de yazmakla..

Rabbime şükürler olsun seni yarattığı için, iyiki vardın, iyiki ben senin kızındım, torunundum, tomurcuğundum..

Rabbim mekanını cennet eylesin, merhametine mahsar onal muttakilerden eylesin..
Çok özlediğin peygamberine, annene ve dostalarına kavuşmuşsundur inşallah
Dualarım hep seninle babacığım
Rüyalarda görüşmek ümidiyle

Allah'a emanet ol
Sevgi ve muhabbetlerimle
     

Zehra


Not:Yastığımın altında takken, Kuranı Kerimin arasında bahçenin dökülen gül yaprakları, kitaplıkta duran gözlüklerin ve tespihin, yüreğime çokça dokunuyor elhamdulillah..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder