"Öğlen okulda dergide Endülüsün fotoğraflarını görmüştü, tabi önce derginin editörler kısmına arkadaşının ismi var mı yok mu diye bakmıştı, zaten yoksa adı dergiye bakmazdı, sonra acaba Endülüsü görmek nasip olur mu diye sormuştu kendine, nasipti neticede, dersler bitti, arkadaşları onu yemeğe götürdü, bir baktı Endülüs lokantası, sevindi, zaten işin mutfağından başlamayı severdi, sonra tatlı yiyelim dedi arkadaşları, tatlıcının tam ters istikametine gittiler, çünkü cami oradaydı yeşil güzel ev ordaydı bir sürü şey ordaydı, sonra geç olmadan döndüler tatlı yediler, vedalaştılar vapur tren, başka bir arkadaşı aldı onu cami önünden, tatlı yedirmek istiyorum sana diyerek, yediler tatlılarını vedalaştılar, ertesi gün ders tren vapur araba, annesi aldı onu iskeleden, bekliyordu birşeyler ama hala sürpriz olacağını bilemeden, annesi geldi elinde Salvador Dalinin akımından esinlenerek yapılmış bir tatlıya, sevince insan.. Dedi sonra kendine nasıl şükretsem bu kadar kıymetli anneye, eşe dosta, arkadaşa.."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder