22 Kasım 2021 Pazartesi

Martı ve Ben / Zehra

    

    'Güzel ve heyecanlı başlayan bir seneydi halbuki' diye başladı sözlerine.. Sonra da anlattı, Eminönü Üsküdar hattında karşılaşıp beraber kahvaltı yaptığımız o martı.. Biliyormuş tüm zirvelerin bir inişi olduğunu ama o inmemiş, düşmüş. Şaşırmış. Kalktıktan sonra gülebildiği bir düşüş olmuş. Çok şükür. Uyumuş, uyanmış. O sene boyu yaşadıklarının sonuna yaklaşırken yürek yemiş. Halbuki baştan yenir, yani harekete geçmeden sorulan bir sorudur 'sen yürek mi yedin?' sorusu. Tercih meselesi tabi. Neyse. Hiç görmediği kadar hastahane yolları görmüş mesela. Elindeki kağıtlarla beklerken, o kağıtlarda hiç görmediği kadar 'kimlik bilgileriyle' bakışmış, uzun uzun. İlk defa narkoz almış. Tomografi ve endoskopi nedir öğrenmiş. İlk defa uçak kullanmış. Zaten uçabiliyor neden böyle bir şey yapmış anlamadım. Bir müddet sonra pilota 'lütfen artık kontrolü siz alın, etrafı seyretmek istiyorum' demiş. Senelerce yıkandığı, üzerinde gezdiği göle tüple dalmış. Karabatak gibi suyun altında uzun süre kalamıyor demek ki. Epey telaşeli geçen günlerde dahi piknik sepetini alıp annesiyle ve güneşle, denizle, köpeklerle kahvaltı yapmış. Ev taşımış. Ev alma komşu al sözünün ne kadar doğru olduğunu gözleriyle görmüş, kulaklarıyla duymuş, iliklerine kadar hissettmiş. Yanlışlar, hatalar yapmış. Hemen akabinde içinde 'aması' olmayan özürler dilemiş. Hatasını telafi etmeye çalışmış. Gün doğumu ve batımlarında uçmak yerine sahilde yürümeyi tercih etmiş. Sonra onunla ilgili hayalleri olan hocalarının hayalleri içinde bulmuş kendini. Heyecanlanmış tabi. İnsanın sadece kendine değil başkaları için de hayal kurması ne güzel bir şey. Tarih yazımını kitaplardan öğrenirken, hocalarının vesilesiyle dünya tarihinden önce kendi dünyasının tarihini yeniden okumaya sonrasında yazmaya başlamış. Önce dava açmış ve isimini koymuş. İsmi belli olmayan tarih mi olurmuş. Haklı. Sonrasında daha kolay yol almış. Bazı şeyleri anlamlandırmaktan vazgeçmiş. Açıklamaya çalışmaktan da vazgeçmiş. Cevap beklemekten, bulmaktan da vazgeçmiş. Daha doğrusu önceden bildiği 'vazgeçenlerden vazgeçmeyi' daha iyi öğrenmiş. İyi ne güzel. Sene boyunca kendine, herkeze, herşeye 'dürüst' olmaya çalışmış. Dürüst olmak kolay değil tabi sık sık kanadıyla alnındaki teri silmiş. Hem bedenen hem kalben hem aklen tüm yorgunlukları için. Bir kaç kez de ölümle burun buruna gelmiş. Hayat yorulmaksa eğer bu sene yorulmuş. Sözlerini tüm bu yorgunluğa rağmen şükrünü eda edemeyeceği büyüklükte çokça 'güzel nimetlerle' karşılaştığını, ancak bu yolculukta bir kaçından bahsedebildiğini, bunları bu kısa vapur hattında değil de ancak uzun bir seferde anlatıp bitirebileceğini söyleyerek noktaladı. Sonra da telefon numaralarımızı alıp vedalaştık. Ben Üsküdar iskelesinde indim. O Kız Kulesine doğru uçtu. Hayat onun kanatlarında benim ayaklarımda devam etti gitti.. Belki bir gün önce Akdeniz'e indiğimiz, Fas'a uğradıktan sonra Cebelitarık Boğazından geçip, Kuzey Atlas Okyanusuna, oradan Kuzey Denizi, Gatun Gölünün içinden kıvrılıp Panama'dan çıkıp, Büyük Okyanustan geçip Tayland'a uğrayıp, Hint Okyanusuna geçip, Sri Lanka'da dinlenip, Kızıl Denizinde özellikle gece tüple dalıp, Mekke ve Medine'de ziyaretler yaptıktan sonra, Urfa üzerinden İstanbul'a döndüğümüz bir yolculukta buluşuruz inşallah. Nasip..

18 Kasım 2021 Perşembe

Dua / Gandhi


    “Rabbim! Güçlülerin yüzüne gerçeği söylemek, zayıfların sevgisini kazanmak ve yalan söylememek için bana yardım et… Eğer bana güç verirsen beni muhakeme yeteneğimden, eğer başarı verirsen beni alçak gönüllülüğümden, eğer bana alçakgönüllülük verirsen beni saygınlığımdan yoksun bırakma… Benim düşüncelerime katılmıyorlar diye bana karşı olanları hainlikle suçlayarak, onların karşısında suçlu duruma düşmeme izin verme… Kendimi sever gibi diğerlerini sevmeyi ve diğerlerini yargılıyormuş gibi kendimi yargılamayı öğret bana… Başarılı olduğunda sarhoşluğuma izin verme; başarısız olursam umutsuzluğa düşmeme izin verme; başarısızlığın, başarının öncesindeki bir deneme olduğunu hatırlamamı sağla.” / Gandhi #mudanya

31 Ekim 2021 Pazar

Gurbet / Zehra




- neresi gurbet gerçekten? 

+ ... 

- bütün bi’ dünya 

+ öyle inan ki.. 

bu dünya; sevince, gidene de kalana da zor bi’ dünya olsa da merhametin, cömertliğin, içtenliğin, samimiyetin ne kadar “asil” bir duygu olduğunu gösteren dostların da olduğu bi’ dünya ve yine ''Artık rabbinizin nimetlerinden hangisini inkâr edebilirsiniz?" ayetine karşı “hiçbirini” yanıtını verdiğimiz bi' dünya... 
📷 Rümeysa Sarraç #şanlıurfa

25 Ekim 2021 Pazartesi

Dilruba / Zehra



    Hayatımın görsel tarih kısmında ışığın sözcüklerini çok daha net duymama vesile olduğun için, sözlü ve yazılı tarih kısmında büyük desteğin için, gelecek tarih kısmının acı olmaması adına inciltmeden söylediğin gerçekler için ve ağır tarihlerini yaşarken yüreğinle yüreklendirdiğin için teşekkür ederim Dilruba. Muhabbetimiz bâkî inşallah.. 
📷 Dilruba Kocaışık #ilkyolculuk #gaziantep

19 Eylül 2021 Pazar

Sevginin Kaynağı / Zehra

    

    Sevgi ve merhametin kaynağı ile suyun kaynağına giderken, yolda birsürü dağ kekiği, kertenkele, taş, papatya, kuşburnu, böğürtlen ve beyaz mor sarı pembe renklerinde yaban çiçekleri gördüm. Yeryüzünün renkleri ve onların tonları adedince Rabbime hamd ile 🌱 #arasşelalesi #anne

6 Eylül 2021 Pazartesi

Sevgili Bilgi Bilgine / Zehra


    Sevgili Bilgi, Açılışını ve kapanışı bizzat senin yaptığın yolculuğumun anlarını paylaşmamı istemiştin.!İşte başlıyorum :) Bir mezuniyet ve bir düğün için çıkılan yolda bir sürü anı, hatıra birikti elhamdulillah ve birçok dersler de aldım. Takibinde zorlandığım için buluşmaları bir kağıda önceden not aldığım listemle yola çıktım evet :) Şahit oluğum güzel anlar: mesela hanımının ablalarını görüp, hoşgeldiniz demek için gece gündüz hastanede tuttuğu nöbetleri arasında fırsat bulduğu anda çıkıp gelen, bitirdiği kahve kupasını ve kek tabağını mutfağa bıraktıktan sonra bize hoşçakalın yine bekleriz diyip nöbete dönen bir beyefendiye, sonra yaklaşık bir yaşındaki evlatlarını hiç bebek arabasına zorlayarak oturtmamış bir anne babaya, ümit ve korku arasında evlatlarına nasıl güzel bakabildiklerine, sonra bir insanın işini tüm engellere, maddi zorluklara rağmen severek muhabbetle yapabildiğine, gözlerinin içinin gülebildiğine, sınavları özel dersleri olduğu halde size yeni yerler gösterip yeni tatlar tattırmak isteyenlere, bir Uygur düğünün sadeliğine güzelliğine ve düğünde ev sahibi gibi hissettirilmeme, yedi sene sevgi evlerinde çalışan arkadaşımın anlattığı şu hadiseye: annesinin terk edip gittiği babasının sevgi evlerine bıraktığı kızı, babasının yeni evliliğiyle gelen eşinin çabalarıyla, eşini yani babayı ikna etmesiyle sevgi evlerinden alıp evlerinde büyütmesine, sonra sürekli yolculuğu kolaylaştırmaya çalışan insanlara, yorulmayayım diye bavulumu taşımak isteyenlerle ve nicesine. Bir havuç dilim baklavayı kendileriyle daha fazla vakit geçirmek için reddettiğimi muhabbetin ortak lezzetler noktasına gelmesiyle öğrenen ve sonra yedirmeye götüren, dünya mutfağından ne tercih edersin diye sorulduğunda mutfak değil de lahmacun dediğim muhabbetin ardından ertesi gün bundan haberdar olmayan arkadaşımın bana lahmacun teklifiyle gelmesine, hayret ettiğimi de eklemek isterim. Sosyal medyadaki arkadaşların bazı gündemle ilgi ortak paylaşımlarına bir bana mı garip geliyor dediğim şeyler hakkında aynı cümleleri kuran dostlarım olduğuna şahit oldum. İstişaremiz sonucu evet garipti. Düşünmeden, çok rahat ve hızlı bir şekilde yaya biliyorduk fikirleri, yorumları maalesef.Hayatta karşılaştığımız durumlar sonucu verdiğimiz tepkileri gönül rahatlığıyla paylaşıp doğru ve yanlışlarımızı birbirimize söyleyebildiğimiz, takıldığımız aşamadığımız konularda birbirimize tavsiyelerimizin olduğu anlamlı anlar da yaşadım. Kapılar gördüm, açık bekleyen ya da bir çalmayla açılan kapılar. Sonra çalsakta, önünde bekleyip tekrar tekrar çalsakta açılmayan kapılar önünde geçirdiğimiz vakitler geldi aklıma, bu gelmemizi bekleyen kapı sahiplerinede haksızlık değil miydi diye sordum. Bedenlerin bak olmuyor işte demesi sonucu yapacak bir şeyin kalmadığı kapılar. Gerçi sevince, isteyince bütün kapıların açıldığını da gördüm, açılmıyorsada vardır bir hayır demek kolay değildi evet ama öyleydi, inanıyordum. Bu da böyle.. Ne kadar rota belirlesekte Yahya Efendi'nin bizi çağırması ve tabi yolda nurtopu gibi bir ayçiçeğimizin olması, nasıl oldu acaba, benimle yolculuk yapacakmış demek ki :) Son gün ise sabah erkenden kahvaltı, sonrasında boğazı yüzerek değil köprüden taksiyle geçip, 76d seferiyle gidiş geliş toplamda 64 duraklı aynı zamanda kendimi Londra'da hissettiğim yolculuk, bir buçuk saatlik feribotla dönüş, yok olmaz dediğim ama bak çok yaşlandılar şimdi değilse ne zaman denerek gitmeye ikna edildiğim 2 saatlik konser, lunaparkta dönme dolap ve gondol, bir çay bahçesinde muhabbet, başka birşey kaldı mı hatırlamıyorum. Nasıl oldu deme bana, ah ne bileyim ben diyemiyorum, benim hala umudum var ve sevince diyorum :) Son olarak samimiyeti ve güveni çevrende bulabilmek çok güzel diyorum Bilgi ve şükrediyorum.. Teşekkür ediyorum. Sağlıcakla..



25 Temmuz 2021 Pazar

Ev Olmak / Zehra


    Bu günlerde bir Duha geçiyor ömrümüzden bir de Hana.. 33 yaşındaysanız ve 7 yaşında yeğeniniz, elinizden tutuyor, sizinle yürüyor, sırlarını paylaşıp, hayatın anlamıyla ilgili sorularını size soruyorsa ve sizi de bunun üzerine düşündürüyorsa hayat çok güzel ve anlamlı. Ve 3 yaşında karekteriyle, duruşuyla, kararlarıyla var olan, ne istediğini bilen, çevresindekileri seven, bunu birçok şekilde beyan eden yeğeniniz de varsa çok şanslısınız demektir. Evlatlarını emanet olarak gören, onları anlamaya çalışan, onlara değer veren, saygı duyan, teşekkür eden, onlarla her yeni güne şükreden, güzel iletişim kurmak için gayret gösteren, onlardan özür dileyen, onları tebrik eden, onlarla yürürken önlerinden ya da arkalarından değil yanlarında yürüyen ve onlara ev olabilen ebeveynler ne güzel ebeveynlerdir..

3 Temmuz 2021 Cumartesi

Hâl / Zehra

    
    "Kalplerimize misafir ettiklerimiz ve kalplerine misafir olduklarımız": bu durumdan herkez huzur ve sükûnet buluyorsa, dünyanın büyük bir nimeti gerçekten. Mâna boyutunun güzelliği maddi boyuta da yansımakta. Yani kalplerine olduğu gibi evlerine de misafir olduklarımız, kendi evimizmiş gibi hissettiren evler, iş yerlerine misafir olduklarımız ve o misafirliklerde kahvaltı sofraları, akşam yemekleri, piknikler, çeşit çeşit peynirler, sıcaklarda ikram edilen kavunlu zencefilli dondurmalar, reyhan şerbetleri, Uygur yemekleri, midenize şifa olsun diye hemen hemen her sabah kaynatılan kereviz (aslında enginar, ama ben kereviz demeyi tercih ediyorum :) yaprağı ve kaşıkla ağızınıza verilen udi hindi yağı, yeni yerlerin ve lezzetlerin keşfi, belki dönmeden yine gelir diye yıkanması bekletilen nevresimler, kendi yoğunlukları içinde kütüphaneye gidikerken size de hazırlanan ekmek arası lezzetler, yeni tanışmalar gecikmiş buluşmalar, ayrı geçen zamanda okunan kitapların aynı olması şaşkınlığı, yeğenlerin büyümesi ve o ciddi bakışlar arkasındaki müthiş gülüşleri, ayaklar dinlendirilirken izlenen filimler, adlarına birtürlü karar verilemeyen, hava durumunu beden diliyle anlatan, saklambaç oynamayı seven kedilerin tatlılığı, çok sıcak zamanlarda terler içinde buluşmalar, yürüyüşler, muhabbetler, teselliler, moreller ve hediyeler. Misafirlik öyle güzel bir bütün ki, yani madde ve mânanın birliği, onların idrâki ve şükrü meselesi.. Not: Ben onları farketmeden her karede yer alan martılar, sizinle uzaktan ve anlık değil yakından tanışmak güzel olurdu ve Süleyman peygamber gibi konuşabilmek, nasip..

6 Haziran 2021 Pazar

Geçmiş Olsun / Zehra


    Ne bileyim, geçmiş olsuna çiçekle gelinir, kolonyayla gelinir ama kendini iyi hissediyorsan uçak kullanmak ister misin sorusu ile gelindiği de, bunu da görmüş olduk. Öncesinde olan hediyelerden biri de açık hava konser biletiydi gerçi, buna hazırlık olmuş. Sağ olsunlar. Birde aklıma gelmezdi, havada telefonun çekmesi ve 'anne balkonda mısınız, sarı uçakla geliyoruz, el sallıycam size' diye mesaj atmak. Gökyüzüne 'herkeslere sağlık ve sıhat dileriz' diye yazamadık ama dualarımızdaydı. Yine 'çay çerezle beraber gelsek, seni evden alsak, bizimle küçük bir yolculuğa çıkar mısınız efendim, yani bir saatinize talibiz' mesajlı bir hediye. Sonra ağaçlardan ağaçlara, bahçelerden bahçelere geçilmesi. Öncesinde alınan, birçok ikramın hazırlandığı başka bir davete yolun birşekilde düşmesi. Oluyor böyle lezzetli, heyecanlı, muhabbetli şeyler. İşte o insanlar hep şifa :) Elhamdulillah ve tüm şahit olduklarıma Subhanallah..


1 Haziran 2021 Salı

Çöp Olmayan Sosyal Medya / Zehra


    Bence sosyal medyada hiçbirşey anlamsız ya da 'çöp' değil. Anlatılanlar, paylaşımlar, beğeniler, mesajlar, emailler, gördüğüm beğeniler yorumlar, görüşmeler, toplantılar, dersler, sempozyumlar ve nicesi. İstediği kadar hızlı olsun herşey, belleğimize işleniyor, fikrimiz oluyor ve bunlar da bir anı oluyor tabii, acı tatlı düşündürücü anılar.. Nasıl ki on dakikalık, evet sadece on dakikalık durulan yol üstünde, vosvosu olan ve yumurta satan amcanın, size aslında Artvin'li olsada bu köyün damadı olduğunu, emeklilikten sonra meyva bahçesiyle uğraşıp sonrasında bahçesinde bir tavuk çiftliği kurup burda yumurta sattığını, bu üç yavru köpeğin üç tane daha kardeşi olduğunu onlarında farklı renklerde olduğunu, şimdi annelerinin de yukarıda bahçede kaldığını, bu büyük olan köpeğin onlara amcalık ettiğini anlattığı gibi.. 'Hayat bir yolculuk'. Yolda hertürlü şeyle karşılaşabiliyor insan. Gülü düşününce mesela gül bahçesinden geçemesede de gül kokusu alabiliyor, dikeni düşününce de tek görülebilen gül yaprakları, onlar dökülünce de çöp sanabiliyor ya da yücelttiği hedefine koşarken ezip geçtiği papatyaları, menekşeleri lüzumsuz görebiliyor. Yani anlamlar anıları inşa ediyor.. Durup bir bakınca da tüm hayatın sadece biriktirilen bu anılardan ibaret olduğunu görüyor. İster sanal ister gerçek.. 
📷 Hümeyra Kanbur

12 Nisan 2021 Pazartesi

Fârabî'nin Duası


Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla başlıyorum!
  • Ey Zorunlu Varlık! Ey sebeplerin sebebi, ezelî ve ebedî olan Allah’ım! Beni yanılgılardan korumanı, bana senin hoşnut olacağın eylemi emel yapmanı istiyorum!
  • Ey bütün Âlemlerin Rabbi olan Allah’ım! Bana bütün iyi hasletleri bahşet, işlerimde güzel neticeler ver, gayelerimde ve isteklerimde beni başarılı kıl!
Evrende nehirlerin coşkun aktığı gibi akan yedi yıldızın sahibi, aydınlatıcısı Rab!

O yıldızlar, O’nun iyilikleriyle, bütün cevheri kuşatan iradesiyle işlerini yaparlar.

Zuhal, Utarit ve Müşteri gibi yıldızların bizzat kendilerinden bir şey beklemem, ben hayrı, her şeyi senden beklerim!
  • Allah’ım! Bana güzellik elbiseleri giydir, iyilik ve güzellikler ver. Peygamberlerin kerametlerini ve zenginlerin saadetini, bilgelerin ilimlerini, muttakilerin mutlulukların ver!
  • Allah’ım! Beni mutsuzluk ve yokluk âleminden kurtar! Beni kötülüğe bulaşmamışlardan, sevgiyle bağlı olanlardan, dosdoğru kişiler ve şehitlerle birlikte gökte yaşayanlardan eyle!
Sen öyle yüce bir varlıksın ki, senden başka ilah yoktur! Varlıkların yegâne sebebi, yerin ve göğün nuru Sensin. Allah’ım! Bana Fa’al Akıldan bir feyiz bahşet!

Ey ululuk ve iyilik sahibi Allah’ım! Ruhumu hikmet nuruyla süsle! Bağış olarak benim için taktir ettiğin nimeti (şükrünü) bana ilham et!

Bana hakkı hak olarak göster ve ona uymanın yolunu ilham et! Bana batılı batıl olarak göster, beni batıla inanmaktan ve onu dinlemekten koru! Nefsimi ilk maddenin yapısından temizle! Şüphesiz ki sen, ilk nedensin!

Ey bütün varlıkların sebebi olan Hak,

Bütün varlıkların feyzinden fışkırdığı kaynak.
Kat kat göklerin Rabbi, onların ortasına kara ve denizleri yerleştiren Rab. Sana sığınarak, bir günahkâr olarak, sana yalvarıyorum!
Bu günahkâr ve ihmalkârın suçunu bağışla!
Ey evrenin Rabbi! Yüce katından bir feyiz ile,
Nefsimi, maddî ve manevî kirlerden temizle!
  • Ey yüce kişilerin, yıldızlar âleminin gökyüzündeki ruhların sahibi Allah’ım!
Kuluna, şehevî şeylerin, aşağılık dünyanın sevgisi baskın geldi. Sen himayeni, beni hatalara düşmekten koruyucu kıl!

Benim için takvanı, her türlü aşırılığa karşı kalkan yap! Muhakkak sen her şeyin kuşatıcısısın.
  • Ey Allah’ım! Beni dört unsurun esaretinden kurtar ve beni geniş katına ve yüce huzuruna al!
  • Allah’ım! Bana vereceğin yeterliliği, gücü, topraksı cisimler ve varlıkla ilgili olan düşünceler arasındaki yerilmiş ilişkilerimi kesmem bir sebep kıl; hikmeti ve ruhumu ilâhi alemler ve yüce ruhlarla birlikte olmaya vesile kıl.
  • Allah’ım! Benim ruhumu Cebrail vasıtasıyla aydınlat! Aklıma ve duyguma olgun hikmetle etki et! Fizik âleminin yerine, melekleri bana yoldaş eyle!
  • Allah’ım! Bana doğruyu ilham et! İmanımı takva ile pekiştir! Nefsimde dünya sevgisine karşı nefret uyandır!
  • Allah’ım! Benliğimi, geçici şehvetleri yıkmaya karşı güçlü kıl! Ruhumu kalıcı ruhlar yurduna ulaştır ve onu yüce cennetlerdeki değerli, şerefli varlıklar topluluğundan eyle!
  • Ey, hal ve söz diliyle konuşan varlıkların önünde olan Allah’ım seni tenzih ederim, şüphesiz ki Sen, o varlıklardan her birine hikmetinle lâyık olduğu şeyi verensin, o varlıklara, yokluğa nispetle varlığı bir nimet ve rahmet kılansın. Öz olsun, ilinti olsun tüm varlıklar senin nimetlerine müstahaktırlar ve nimetlerinin güzelliklerine şükrediyorlar. (Nitekim Sen;) “O’nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz, onların tesbihini anlamazsınız” (buyurmaktasın).
  • Allah’ım seni tenzih ederim, sen yücesin, tek olan Allah’sın, yegânesin, Sen “Birsin, teksin, doğurmayan, doğurulmayan ve kendine hiçbir şey denk olmayan” eşsiz ve ihtiyaçsız Allah’sın!
  • Allah’ım kuşkusuz ki Sen, benim ruhumu dört unsurdan meydana gelen bir zindana hapsettin ve ruhumu parçalama işini, şehvetlerden oluşan birtakım yırtıcı hayvanlara havale ettin.
  • Allah’ım! Nefsimi (beni) ismetle yücelt! Sana yaraşan biçimde ona şefkat et! Senden gelen ve sana lâyık olan bir asaletle onu esirge! Gökteki yerine ulaştıracak bir tövbeyi ona lütfet! Kutsal makamına geri dönüşünü (ulaşmasını) çabuklaştır! Nefsimin karanlıkları üzerine Fa’al Akıl güneşini doğdur! Cehalet ve sapkınlıkların karanlıklarını ondan uzaklaştır. Ruhumda bilkuvve bulunanı güzellikleri aktif hale getir. Ruhumu bilgisizliğin karanlıklarından çıkarıp, hikmetin aydınlığına ve aklın ışığına ilet. (Nitekim sen;) “Allah inananların dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır” (diye buyurmaktasın).
  • Ey Allah’ım! Bilinmeyenlerin gerçek suretlerini ruhuma rüyada göster! Ruhumu karma karışık kabuslardan, rüyalarında iyilikleri ve doğru müjdeyi görmeye dönüştür! Ruhumu etkileyen duyuların ve kuruntuların kirlerinden temizle!
Ruhumdan fizikî âlemin bulanıklığını uzaklaştır. Ruhumu, ruhlar âlemindeki yüce makama konuk et! Nitekim Sen! Bana hidayeti nasip eden, bana her şeyde yeterli olan ve beni himaye eden en yüce varlıksın!

Hamt yalnızca Allah’a mahsustur. Allah’ın rahmeti ve selamı sonsuza dek kendisinden sonra hiçbir peygamber gelmeyecek olana (Hz. Peygamber’e) olsun. (Amin).


KAYNAK
İbrahim Hakkı Aydın (Çev), EBÛ NASR EL-FÂRÂBÎ’NİN BÜYÜK DUASI, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 0, Yıl 2005, Sayı 22, Sayfa 291-296 https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/30706

1 Nisan 2021 Perşembe

Denemeye Değer / Zehra


    Urfa'ya atandığı günden beri yani dört buçuk senedir bizi istikrarlı bir şekilde evine davet eden, tüm şartları olgunlaştıran ve kolaylaştıran, tüm kapıları sonuna kadar açan, havaalanında hoşgeldiniz pankartıyla karşılayan, yediren içiren gezdiren çok yediren fena yediren her lezzetili şeyi yediren, plak eşliğinde uyutan, piano resitali veren, çantamızı memleket ürünleriyle dolduran, sıkça ters yöne giren ve bunun Urfa trafiğinde çok normal olduğunu söyleyen, bizi bir aylık değil uzun zamandır şöför olduğana inandıran Rümeysa'ya, yola çıkmaya teşvik eden, zaten yolları çok iyi bilen, birinci ağızdan duyduğumuz hikayeleri onun ağzından tekrar dinlemekten çok keyif aldığımız, güzel anne, hoca, öğrenci olan Selva'ya, seyehat planımızı daha erken bir vakte almaya vesile olan Elif'e, altı yaşında içmeye başladığı beyran sonrasında yediği mumbarı, Mardin'de öğrendiği bumbarı, kebabı her yerde arayan, bulduğunda yiyen, kedileri çok seven, onun için her yer taş ve kirli olsada esprileriyle bize eşlik eden Yavuz Selim'e, yoğun geçen öğrencilik, sınav dönemi sonrası tüm yorgunluğuna rağmen bizi bırakmayan Büşra'ya, üçümüzü gülerek izleyen, yemekler de ağırlayan, sesiyle sözüyle neşesiyle müzik albümüyle mest eden Sümeyye'ye, yoğun bakımdan çıkıp Bilecek'ten gelen tüm istek parçalarımızı bizi şok ederek pianoda çalan, bizi mutlu eden Tuğba İrem'e, Diyarbekir'da bir deniz kızı olan, o gün bize Allah'ın büyük bir lütfu olarak gelen Zehra'ya, bizi üniversitenin bahçesinde semaverli ziyafetli bir sofrada ağırlayan ve sonrasında Mardin'de rehberlik yapan Huri'ye, yürek soframıza konuk olan Urfalıların öğüdü 'hiç paran olmasa da misafir ağırlamak için misafir paran mutlaka olmalı' sözünü paylaşan Güzelyalı'dan da komşumuz olan Naciye ablaya, dokusuyla kokusuyla kendimizi Medine'de hissettiren Urfa ve Diyarbekir'e, Hasan Paşa hanındaki kitapçıdan aradığım yasaklı kitapları bulamayınca dil kartları almaya çalışırken bunun yerine bu dil kitabını almanızı öneririm diyen ve hediyeler de veren kasadaki abiye..Süryani Kilisesinin karşısındaki kilisede bize bir buçuk saat boyunca tebliğ yapan, bize bizim de Allah'ımızın sözlerini hatırlatan, kalbimizi açıp baktınız mı dememize rağmen böyle diyorsunuz ama eminim kalben böyle demiyorsunuz diyen, bizimle kendi iman sloganı olan 'denemeye değer'i paylaşan, sonunda yüzü kızarmaya başlasada bizimle tanışmaktan memnun olduğunu dile getiren Volkan'a, beni balıklarla oturur şekilde elimde kitapla gören, Halilürrahman Kütüphanenesine davet eden, bir kase leblebi ikram eden kütüphane görevlisine, kendimi nereye atacağımı şaşırdım neredeyse beni ezecektiniz dedikten sonra ama ben hiç ışıkla durdurulmadım ki dememi anlayışla karşılayan trafik memuruna, yorgunluktan aldığı benzin cinsi aklına gelmeyen arabanın camından uzattığı başıyla benzin var mı abi diyen bizi gülme krizine sokan Rümeysa'nın ne istediğini gözünden anlayan ve yardımcı olan pompacıya, o gece bizi Merdo ve nicesini söyleyip ciğerlerimizi yakan abiye ve orkestraya, 18 farklı instagram pozu bilen ve birkaçını bizimle paylaşan şöyle durun sizi sudan çıkarayım abla diyen rehber Fatih'e, kaldığımız otelde bizi evlerinde ağırlıyor gibi konuk eden otel ekibine, evinin kapısının önünde bana defaatle şişt diyerek ona bakmamı sağlayan ve döndüğümde gülümseyerek çokça el sallayan yedi yaşlarındaki o tatlı kıza, gölde balıkları nasıl bir el hareketiyle çağırabileceğimi öğreten dört yaşında ki Zeyneb'e, arabaya binerken cebimden düşen telefonumu arkamdan yetiştiren abiye, 1135 km boyunca bize eşlik eden aya güneşe bulutlara, Selva'nın albümü 70-90 Türk popuna, İsmaaaile, Karadeniz müziklerine, memleket türkülerine, hemen hemen tüm inek çıkabilir tabelalarının hakkını veren ineklere, karşılaştığımız atlara, eşşeklere, develer, kedilere, köpeklere, balıklara, sokaktan sürekli sesleri gelen davulcu ve zurnacıya, fırına gönderilen her bir sebzeyi, yemeği leziz bir şekilde pişiren fırıncıya, yediğimiz tüm yemeklerin ahçılarına bize servis edenlerine ve nicesine çok teşekkür ederim. Belliki biz yola çıkmadan yıllar yıllar önce 'birbirimiz için denemeye değer demişiz' ki burdayız, iyiki de demişiz :) Elhamdulillah...

25 Mart 2021 Perşembe

Sıhhat ve Seyahat / Zehra



    Hayat bir nefes sıhhat, biraz seyehat, birçok eş dost, ahbap, kardeş, hoca aslında.. Ne eksik ne fazla.. Seyehat bu ya, daha iyi değerlendirmek için planlar yaparsınız, plansız yol almak istemezsiniz. Yolculuk güzel niyetlerle başlayıp sizin ve yanınızdakilerin güzel niyetleriyle sürdükçe değişen planları çok daha fazla sevdiğinizi farkedersiniz.. Karaköy'de bir çorbayla başlayacak gün Kasımpaşa'da kahvaltıya dönebilir mesela. Boğaz manzarası arkana geldi ama olmaz böyle yanıma gelip otursan dersiniz böyle iyi benim manzaram daha güzel cevabını alırsınız. İnsan tabi böyle bakınca.. Kot farkınıza 146 yaşında ki füniküler yardımcı olur. Taksimde bir ilk yaşar, yağmur altında yürür, daha fazla yol alamayacağınızı anladığınızda tam bir kiliseye sığınacakken Türk kahvesi içilen bir yere sığınırsınız. Hatır ve kardeşlik beraberinde dertleri paylaşmayı getirir ve anlatırsınız, anlattıkça hayata olan ümidiniz artar, sıhhat bulursunuz. Bugün böyle bitmemeli derken bir bakmışsınız Süleymaniyedesiniz sonra vefadasınız. Öyle bitse de güzeldir aslında.. Planlanmış buluşmalar bir hastalık, bir virüs nedeniyle iptal olur ama siz gönlünüzde onları taşır özellikle sabah namazına gittiğiniz camilerde onlar için dua edersiniz. Özlediğiniz okulunuza gidersiniz, özlediğiniz yol, sıra arkadaşınızla buluşursunuz. Okul çok sessizdir, hüzünlenirsiniz duvarlardan gelen sesleri duyup, dinlemeye çalışırsınız. Hocalarınızın sohbetinde teselli ararsınız. Bir kutu çiçek ve sırtından sarılma su serper gönlünüze.. Sonra yeni planlar olur ama elektrikler kesilir, dersler erken biter, daha erken buluşulur, yine İstanbul'dan Lübnan'a gidilir bu esnada kız kuleside yağmur, fırtına dinlemez size katılır. Tamam dersiniz buyur gel.. Ertesi sabah sadece haftanın bir günü tatili olanlar o günü de size ayırırlar ya hayretler içerisinde kabul edersiniz, masanıza güneşle beraber sarı güller koyarlar. Hayaller güneşle beraber kahvaltı yapmakken kar yağmaya başlar ve sizi içeri almak isteyen, üşümenizden korkan ekibi zar zor ikna edersiniz. Netice de karı içeri götüremezsiniz, kahvaltınıza taçlandıran karı böyle terkedip gidemezsiniz.. Neyse kar diner ekipte daha fazla tedirgin olmasın diye kahveleri içeride içersiniz. Daha sonra kapılar, yapılar, dükkanlar ve boğaz, aynı noktalara aynı heyecanla bakmanının mutluluğunu çokça yaşarsınız. Birkaç ay öncesinde arkadaşlarınıza gitmelisiniz dediğiniz müzeleri unutsanızda davetinize icabet edenler alır götürür, sizi oralara, tarihin güzel mekanlarına ve el emeği göz nuru güzel küçük bir keseye kahveyi, limonlu tartı, yasemin çayını, yeni arkadaşları sığdırıp, farkettirmeden cebinize koyup, gülümseyerek girer kolunuza.. Sonra ezanlar okunur, dualar edilir, camilerde martılara selam verilir, sanki Ramazan gelmeden Ramazanla buluşulur. Zaman ve mekan pek kalmayınca.. Bir hafta önce vefat haberini aldığınız aslında talebesi olduğunuzu bilmeyen, yüz yüze tanışmanın nasip olmadığı hocanızın talebesi yani misafir olduğunuz evin sahibi sizi alır götürür hocanın yakınlarına. Ve siz hocanın ailesi ve talebelerinde hocayı görürsünüz, gülüşünü, mütevaziliğini, cömertliğini.. Nasıl sevmişseniz hocayı artık hoca gitmiş olsa dahi kulaklarınızın pasını siler, karınızı doyurur, ağzınızı tatlandırır ve hatta size onun için birşeyler yapma fırsatı tanır. Ve seyehatiniz böyle bir zirvede noktalanır.. Son olarak mesafeler ayırsa da sevgi, saygı ve anlayış ve fedakarlık birleştirir sizi yine yeniden kardeşlerinizle, arkadaşlarınızla, dostlarınızla,hocalarınızla.. Elhamdülillah..

12 Şubat 2021 Cuma

Mevcut Olan Sevgi / Zehra

 

    'Sevgi, sevginin mevcut olduğunu varsaymak suretiyle imar eder. Sen bunu bizzat tecrübe etmedin mi, sevgili dinleyicim? Eğer herhangi biri sana karşı bir hareketiyle veya sözüyle, seni hakikaten imar olmuş hissettirmiş ise bu, sen o kimsenin senin içinde sevgi olduğunu varsaydını hakikaten capcanlı biçimde hissettiğin içindir.' dedi Søren Kierkegaard. -'Evet haklısın. Ben de tecrübe ettim. Allah'ın, insana şükrünü eda edemeyeceği ihsanlarda bulunduğuna inanıyorum. İşte bu 'sevgi' de onlardan biri olmalı. Şunu da eklemek isterim. Bu sevgi hep bir 'selam' la başladı. Farklı şekillerde; gözle, sözle, yazıyla gelen selamlar. Hepsinin ortak noktası 'kalp' den, samimiyetle gelmiş olmasıydı. Hayata gözlerimi açtığım ilk günden bu güne kadar.' dedim. Ve kaldığımız yerden şükretmeye devam ettik.. 

📷 Nursel Gönül